31 Temmuz 2014 Perşembe

Stalag 17'de Satranç Gerilimi


Stalag 2. Dünya Savaşı'nda Almanların esir askerleri tuttukları kampa verilen addır. 1953 yapımı film Amerikan paraşütçülerinin tutulduğu bu kampta geçiyor. Aslında bir Broadway oyunu olarak sergilenmesine rağmen film olarak da oldukça başarı elde etmiş. Başta yapımcılar mahkum askerlerle ilgili kim film izlemek ister ki diye reddetse de film esasen bir savaş filmi değil ama adım adım heyecanın tırmandığı bir gerilim filmi.

Kamptaki Amerikalı askerlerin bir kısmı kaçma taraftarıdır. Sefton rolündeki William Holden ise kaçma girişimlerine karşıdır. Sefton işini bilen bir mahkumdur. Kampta ufak çapta ticaret yapar, Alman gardiyanlarla arası iyidir. Öyle ki Rus kadın mahkumlarının olduğu bölüme bile rüşvetle geçebilir.

Kamptakiler tünel kazıp kaçmaya çalıştıklarında tam çıkış noktasında iki mahkumu Alman askerler beklemektedir. Bunun üzerine gözler Sefton'a döner. Ne de olsa onun Almalarla arası iyidir ve pekala bilgi sızdırmış olabilir.



Film boyunca masada hep bir satranç takımı bulunmakta. Mahkumlar sıklıkla bu takımı kullanır. Filmin önemli bir sırrı ise bu takımda gizlidir. Sefton başının iyice derde gireceğini anlayınca gerçek casusu bulmaya karar verir. Price isimli mahkumu sıkıştırır ve Pearl Harbor'un tarihini sorar. Price tarihi bilir ama saati sorulunca akşam 18:00 diye cevap verir. Bu saat Almanya için doğrudur ama bulunduğunu iddia ettiği Amerika için aslında sabah saatleridir. Price'ın foyası meydana çıkar. Ceplerini araştırınca altı oyuk bir vezir bulurlar. Gardiyanlara haber vermek için mahkumlar odayı terk ettiklerinde satranç takımına oyuk vezirle beraber bir not bırakmaktadır.  Devamında kaçmaktan yana olmayan Sefton fikrini değiştirir. Price'ın ayaklarına konserve kutu bağlayarak adeta saptırma yapar. Price cezasını bulur ve ölür Sefton ve kritik bir başka mahkum kurtulur.

Bu ilginç gerilim filmini Youtube'tan da izleyebilirsiniz.


30 Temmuz 2014 Çarşamba

Fischer - Spassky Maçının Satranç Takımı


Fischer ile Spassky'nin 1972 yılında yaptığı Dünya Şampiyonluğu Maçı "Asrın Satranç Maçı" olarak bilinir. Soğuk savaş zamanında bir yanda bireysel Amerikalıların yıldızı Robert James Fischer diğer yanda ise yıllardır Dünya Şampiyonluğunu kaptırmayan komünist Rusyanın şampiyonu Boris Spassky. Bu maç üzerine tonlarca yazı ve kitap yazılmıştır. Bunlardan bir tanesini Asrın Satranç Maçı adıyla Satranç Okulu'ndan okuyabilirsiniz.

Fischer türlü engelleri aşarak Spasky'nin karşısına gelir. İnterzonal Turnuvası'nı açık ara bitirir. Üstelik 3 sene önceki İnterzonal Turnuvasını yine önde giderken yarıda bırakmıştır. Eleme maçları başlar. Rus Taimanov'u şaşırtıcı biçimde 6-0 gibi inanılmaz skorla yener. Her türlü satranç haberini yayınlayan Rus gazeteler sonuçtan bahsetmez bile. Sonra yarı finalde Danimarkalı Bent Larsen'i de 6-0 yenince bir fenomenin ortaya çıktığı iyice anlaşılır. Finalde eski şampiyon sağlam oyunuyla bilinen Demir Petrosian bir süreliğine Fischer'i durdurur gibi olsa da farklı bir şekilde yenilmekten kurtulamaz.

Sonunda Fischer ile Spassky karşılaşır. Ve işte yukarıdaki satranç takımı kullanılacaktır. İlk oyunu Spassky kazanır. İkinci oyuna ise Fischer salondaki gürültüyü protesto ederek çıkmaz ve hükmen kaybeder. 24 oyun sürecek maça 2-0 yenilgiyle başlamak elbet kötüdür. ÜStelik daha önce Spassky Fischer'i 3 kez de yenmiştir. Buna rağmen Fischer sert bir dönüş yapar ve beşinci oyuna varıldığında skoru eşitler. Sonrası Fischer'in insiyatifindedir. Üstünlüğü Fischer alır ve maçın sonuna kadar götürerek dünya şampiyonu olur.




İşte yukarıdaki takım bu Dünya Şampiyonluğu maçında kullanılan takım 67.500 dolara bir açık artırmada satıldı. Tabii ki enflasyon var ama Fischer şampiyonluk maçını kazanınca 125 bin dolarlık toplam ödülün 5/8'i olan 78 bin doları kazanmıştı.

Aşağıda bu "Fischer Dünyaya Karşı" isimli belgeselin fragmanı var. İlginizi çekebilir.







29 Temmuz 2014 Salı

Körler İçin Satranç Takımı

Yukarıda gördüğünüz takım özel bir satranç takımı. Klasik bir satranç takımından çok farklı. Taşlar uçlarındaki demir çubukla her defasında konulduğu kareye adeta vidalanıyor. Ayrıca satranç tahtası ki bu sefer gerçekten tahta mecazi anlamda değil yüksek ve alçak karelerden oluşmakta. Ve dahası siyah taşlar ve beyaz taşlar şekil olarak farklı. Daha dikkatli bakarsanız beyaz piyonların üst tarafının rendelenmiş olduğunu göreceksiniz. Aynı şey beyaz vezir için de geçerli; üst kısmı kesik durumda.

Bu satranç takımı ne işe yarar? Bazı alışveriş sitelerinde seyahat satrancı diye de tanıtılmakta. Sebebi taşların tahtata sokulması sonucu düşmelerinin tahtayı ters çevirmedikçe mümkün olmamasından. Oysa ki bu takımın asıl kullanım alanı kör satranç oyuncuları. FIDE satranç kurallarına göre kör satranççılar oynarken özel bir takım kullanabilirler ve handikaplarından dolayı özel takımlarındaki taşları da elleyebilirler. Taşların takıma tutturulmuş olma sebebi bu. Ayrıca siyah ve beyaz kareler ve dolayısıyla çaprazlar da karelerin basık ve yüksek olmasıyla farkettiriliyor. Yine aynı şekilde oyuncu kendi taşı ile rakip taşı karıştırmasın diye üst kısımları elle hissedilecek şekilde farklı.

Satranç sporu kör oyuncuların (Özürlü dendi, neyin özrü dendi. Engelli dendi, o da beğenilmedi. Gördüğüm kadarıyla körler kendilerine kör diye hitap ediyorlar. Körün anlamı maalesef sonradan saptırılarak ayıp birşeymiş gibi gösterilemeye başlandı) maksimum verimle mücadele edebilecekleri bir dal. Gözü gören bir oyuncu körleme oynadığında 100 ratinglik bir eksiklik yaşar. Örneğin Carlsen'e körleme oynadığında ratingin kaç olur diye sorulunca "2750" cevabını vermiştir. Bu sebepler körler satrancı da dünyada olduğu gibi Türkiye'de de hızla yayılmakta. Türkiye Körler Şampiyonası'na yüzün üzerinde sporcunun katılması da gerçekten sevindirici. İşte yukarıda gördüğünüz takım bu satranç tutkunlarının işini gerçekten kolaylaştıran bir satranç takımı.

Öte yandan Güneydoğu Gazisi İbrahim Dal elleri de hasar gördüğü için bu takımı bile kullanamıyor ama zihinden satranç oynayarak 2013 Türkiye Görme engelliler Şampiyonu olmayı başarmıştır.

28 Temmuz 2014 Pazartesi

Satranç Üzerine İki Yeni Blog


İki yeni blogu tanıtmak istiyoruz. İlki Satranç Şampiyonları . Bu blogda satranç şampiyonları hakkında anektodlar, hikayeler, mücadeleleri, oyun anlayışları ve daha pek çok şey var. Amaç biyografik bir anlatım değil sanki dostlar arasındaymış gibi şampiyonlar hakkında konuşmak.

Diğeri ise Satranç Hikayeleri blogu. Yine bu blogda Türkiye'de satranç camiasından hikayeler anlatılacak. Belki zaman zaman yabancı hikayeler olsa da ağırlık ülkemizden hikayelerde. Bu hikayelerin kimi zaman konusu amatör satranççılar kimi zaman da ustalar olacak.

27 Temmuz 2014 Pazar

Atatürk'ün Satranç Takımı


Atatürk satranç oynar mıydı? Açıkçası çeşitli hatıralarda Atatürk'ün satranç oynadığına dair yazı göremedik. İsmet İnönü'nün satranca olan tutkusu bilinir ama Atatürk daha çok poker oynardı. Aslında Atatürk'ün yaşantısına bakınca da poker onun karakterine uygun gözükmekte. Savaş alanlarında ve politikada hep riskler almıştır. Savaş tarihçileri Atatürk'ü klasik kalıplara sokamaz. Normalde bir hattaki düşmanı oradan çıkartmak için üç misli kuvvetle saldırmak gerekir ama Atatürk aynı miktar güçle saldırıp düşmanı yenebilmiştir. Politik yaşantısı da öyledir; hilafeti kaldırması ve devrimleri. Üstelik o kadar kısa bir sürede...

Atatürk satranç oynasa nasıl oynardı? Satrancı iyi oynamak için epey bir emek sarf etmek ve belli kalıpları iyi öğrenmek gerekirdi. O yüzden şüphesiz Atatürk gibi bir deha onu da iyi yapardı ama yapmadı. Yukarıda Atatürk'ün takımı bulunmakta veya öyle iddia edilmekte. En azından satranççılar bu satranç takımı ile teselli bulsun. Atatürk oynamamış olsa da satranç harika bir oyun!

24 Temmuz 2014 Perşembe

Satrançta Rekor Bir Türkün!



Nihayet satrançta bir rekor da bize ait. Bu rekor ne en çok Büyükusta sahibi olma ne de en küçük yaşta Büyükusta çıkarma rekoru. İran'ın kırdığı en geniş kapsamlı simultane de değil. satranç seven bir adamın merakı bu rekoru getirmiş. İş adamı Akın Gökyay 1975 yılından beri 100'e yakın ülkeden aldığı 412 adet satranç takımı ile Guinnes rekorlar kitabına geçti. Tabii mesele sadece satranç takımına sahip olmak değil ama orijinal takımlara sahip olabilmek. Gökyay bu takımlara o kadar meraklıymış ki bir dükkanda gördüğü takımı alabilmek için Milano'da fazladan 3 gün beklemiş.

Rekorlar kitabına 31 Ocak 2012'de girmiş. O günden bugüne bir değişiklik yok ama şüphesiz onun koleksiyonu genişlemiştir. 2012 yılında İstanbul'da yapılan Olimpiyatlarda da sergilenen takımları bu satırların yazarı da gezme imkanı buldu ve çok keyif aldı.

Bu da video haberi: Hürriyet

22 Temmuz 2014 Salı

Maradona'nın Satranç Takımı


Efsanevi futbolcu Maradona'nın satranç oynadığını biliyor muydunuz. Her ne kadar buradan görmek kolay olmasa da 1.e4 hamlesine kariı 1...e6 ile Fransız Savunmasına girmek üzere. 
Birleşik Arap Emirlikleri'nde 2012 yılında düzenlenen bir satranç organizasyonunun tanıtımına katılmış. Satrancın tanıtımı için gerçekten çarpıcı. Resimdeki bir ayrıntı ise ilginç.

Satranç takımının şahının tepesinde haç değil de hilal var. Müslüman bir ülke için hassas bir yaklaşım. Gerçekten de satranç müslümanlardan hiristiyanlara aktarılan bir oyun. Tabii o düşmanlık dolu dönemlerde müslüman oyununu oynarken görülmek pek de hoş olmaz. Bu sebeple kendilerine göre bazı değişiklikler yapmışlar. Şah ve Vezir hemen kral ve kraliçe yani king ve queen olmuş. Fil ise din adamı olan Bishop'a yani piskoposa dönüşüvermiş. At ise şövalye yani Knight olmuş. Daha sonra satranç takımı için Staunton bir standart haline gelince Türkiye'de de kullanılmaya başlanmış. Biz haçı budayarak buna bir çare bulmuşuz. Araplar ise daha radikal davranmış "Haç da nedir, hila olsun" diyerek tavırlarını koymuşlar.

Siz ne dersiniz şah hilalli olsa iyi mi olur?



20 Temmuz 2014 Pazar

Hangi Satranç Takımı


Her ne kadar günümüzde artık satranç çoğunlukla bilgisayar başında oynansa da şükür ki hala satranç takımına ihtiyaç duyuyoruz. Ağırlıklı olarak takımlar okullarda ve yarışmalarda kullanılıyor ama satranç dekoratif bir özellik olmayı da sürdürüyor. 

Google reklamlarından "Satranç Takımı" diye aratınca çıkan görsel reklama bakınız. Cam Satranç Takımı çok sık satılan ama kesinlikle zevksiz bulduğum bir takım. Bir kez camın bibirine değdiğinde oluşan ses kesinlikle itici. İkincisi ise sözde siyah ile beyaz birbirinden kolay ayrılmıyor. 

Osmalı Bizans takımı tam dekoratif. Bu tür takımlar en az dokunulan takımlardır. Ahşap Mıknatıslı Takım ise ciceksepeti'nde satılıyormuş. Çiçek gibi takım diye mi acaba?

Rulo Satranç Takımı öğrenciler için ideal, taşıması kolay. Fiyat ise korkutucu biçimde ucuz. İçindeki taşlar o kadar hafif ki üflediğinizde uçaçak biçimde. Oysa ki taşı tahtaya koyduğunda ses getirmeli, belli bir ağırlığı olmalı!

Shot Bardaklı Satranç Takımı bazı satrançseverlerin hoşuna gidebilecek bir ürün. Aldığın taşı içiyorsun mesela! Rakibi devirmek için bir vezir fedası iyi gidebilir. devirmekten kasdettiğimiz gerçekten devirmek.

Satranççılar içince kıskançlıkla da birleşince gerçekten sapıtabiliyorlar bu arada. Yeri gelmişken Emre Aköz'ün eski ilginç haberi: Satrançta kız kavgası